Bozcaada kadar popüler olmayan ama fikrimce çok daha güzel, Türkiye’de güneşin en son battığı yer ve en güzel battığı yerden bahsedeceğim sizlere; Gökçeada! Bozcaada'nın olumsuz yönlerini vurgulamak istemem tabii ki, ancak özellikle yoğun dönemlerde yüksek fiyatları, konaklama sıkıntısını ve turist kalabalığı, tatilcileri Gökçeada için düşündürtüyor. Gökçeada, henüz doğası bozulmamış, huzurlu ve aktiviteye boğulacağınız canınızın sıkılmayacağı bir ada.
Gökçeada’ya nasıl ulaşılır, Gökçeada’da nerede kalınır ıvır zıvırdan bahsetmeyeceğim; bunlar bana göre nispeten önemsiz şeyler. Nerede kaldığınızın, ayırdığınız tatil süresi boyunca bulacağınız huzurla kıyasladığınızda hiçbir önemi yok aslında. Bu yüzden Gökçeada’da neler yapılır konusuna değinmek istiyorum.
Gökçeada gezi rehberinde rutin bir gün tasviri yapalım :) Sabah kesinlikle erken kalkın. Gökçeada’ da gün doğumunda hava baş döndürücü temizlikte. Gerçi ilerleyen zamanlarda da öyle ama güne erken başlamak, temiz havada uyumak ve uyanmak şehir hayatına göre daha kolay daha ağrısız. Eğer kaldığınız yer kahvaltı vermiyorsa, manavdan mis gibi Çanakkale domatesi alın, biber alın. Bakkaldan bir kalıp Ezine peyniri veya keçi peyniri ve zeytin alın. Daha güzel bir kahvaltı olabilir mi? Kahvaltınızı yaptıysanız, uzun keyifli ama bir o kadar da yorucu bir güne hazırsınız demektir. Arabaya atlayın. Yanınıza kesinlikle plaj şemsiyesi alın. Çünkü gittiğiniz her koyda şezlong şemsiye bulamayabilirsiniz. Özel işletmelerden ziyade Gökçeada tam anlamıyla kocamaan bir halk plajı! Hem de istediğiniz plaja sahip; ince kumlu plaj mı? Evet var. Çakış taşlı? Evet… İnce çakıllı, büyük taşlı, kayalıklı… Adanın her tarafı bambaşka özelliklerde plajlara ve koylara sahip. Bu kadar çok seçenek olması da insan kalabalığının önüne geçiyor.
İnsanı, doğası hala bozulmamış, gidilesi, görlesi ve çokça sevilesi bir yer.