Yaratıcılığı, eşitliği ve kapsayıcılığı teşvik etme taahhüdüyle kurulan kadın liderliğindeki moda girişimleri daha parlak bir geleceğin kapılarını aralıyor.Modanın dinamik dünyasında kadınların liderliğindeki girişimler endüstri uygulamalarını şekillendirmede, kapsayıcılığı teşvik etmede ve olumlu değişimi yönlendirmede çok önemli rol oynuyor. Bu girişimler şık kıyafetler yaratmanın ötesine geçerek kadınları güçlendirmeyi, sürdürülebilirliği desteklemeyi ve geleneksel normlara meydan okumayı amaçlıyor. Aynı zamanda geleneksel stil sınırlarını aşarak değişim için güçlü bir katalizör olduklarını da söylemek mümkün. Dönüştürücü çabaların başındaki bu vizyoner kadın liderler, modanın yalnızca mükemmel giysiler tasarlamakla ilgili olmadığının altını çizerek sektörün anlatısını yeniden şekillendiriyor ve modaya yeni amaç ve sosyal sorumluluk aşılıyor. Daha adil ve sürdürülebilir bir moda ortamının peşinde olan bu kadınlar, normlara meydan okuyan ve başarıyı yeniden tanımlayan yollar açıyor.
Fashion Revolution
2013 yılında Carry Somers ve Orsola de Castro tarafından kurulan Fashion Revolution, şeffaflığı ve etik uygulamaları destekleyen, tüketicileri giydikleri kıyafetlerin kökenini sorgulamaya yönelten küresel bir oluşum. İkilinin 2013 yılında Bangladeş’teki Rana Plaza fabrikasının çökmesinin ardından giyim sektöründe şeffaflığı artırmak amacıyla başlattığı hareket şu anda 100’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor. Kolektif misyonları şeffaflığa, etik uygulamalara ve bilinçli tüketici tercihlerinin gücüne olan derin inanca duyulan kararlı bağlılığa dayanıyor. Oluşum, araştırma, eğitim ve savunuculuk yoluyla tüketicileri, markaları ve üreticileri harekete geçirerek dünyanın en büyük moda aktivizm hareketi haline geldiklerini söyleyebiliriz. Good clothes fair pays, Small But Perfectly Formed, Who made my clothes gibi kampanyalarla moda dünyasına aktivist bir pencere açan hareket büyümeye ve yayılmaya devam ediyor.
The Female Founder Collective
2005 yılında New York’ta kendi adını taşıyan markasını kuran Rebecca Minkoff’un kadınları güçlendirme konusundaki kararlılığı moda dünyasının ötesine uzanıyor ve öncülüğünü yaptığı The Female Founder Collective (Kadın Kurucu Kolektifi) girişimiyle kendini gösteriyor. Kadın girişimcilerin karşılaştığı zorlukların farkında olan Minkoff’un bir destek ve işbirliği ağı olarak kurduğu The Female Founder Collective çeşitli sektörlerdeki kadınlara ait işletmeleri birleştiren, onlara paha biçilmez kaynaklar, mentorluk ve gelişen bir topluluk sağlayan dinamik bir ağ olarak hizmet veriyor. Minkoff ’un liderliğindeki bu girişim, kadın vizyonerlerin gelişebileceği, bağlantı kurabileceği ve seslerini yükseltebileceği bir ortam yaratarak olumlu değişimi tetikliyor. Minkoff, WWD’den Lisa Lockwood’a verdiği demeçte, “Kadınların bir araya gelerek dünyayı değiştireceğine inanıyoruz ve biz de onları bir araya getirerek, seçtikleri alanlar ne olursa olsun, birbirlerinin kolektif başarısını artırmaları için eğitmeyi amaçlıyoruz” diyor.