Korkunç bir son ya da eşsiz bir yeni başlangıç. Öldükten sonra ruhlarımıza ne oluyor? Bugün sizlerle Antik Mısır’da ölümden sonra ruhlara neler oluyor, ruhlar nasıl bir yolculuğa çıkıyor, gelin birlikte bakalım. Mısırlıların ölüm anlayışlarına, cenaze ritüellerine, mumyalama süreçlerine ve yargılama süreçleri ile başlayalım.
Antik Mısır’da ölüm ebedi bir son değil, bir başlangıç olarak görülüyordu. Bu uzun yolculuğun da çeşitli aşamaları oluyordu. Ölümle ilgili tüm unsurlar, adımlar ve inançlar büyük önem taşıyordu.
Ölüm ve Ruhların Yolculuğu
Antik Mısırlılarda ölüm sonrası yolculuk ruhun bedenden ayrılarak başka bir boyutta varlığını sürdürmesi anlamında kısaltabiliriz. Bu süreçte ruh çeşitli parçaları olduğu düşünülüyordu; Ka: yaşam gücü, Ba: kişisel ruh ve Akh: ölümsüz ruh. Bir Mısırlı öldüğünde Ka beden ile ayrılır, ama Ba’nın serbest kalabilmesi için bedenin korunması gerekirdi. Bu durum da mumyalama ritüelinin nedeniydi, başka bir deyiş ile bedenin korunması Antik Mısır’da ölümden sonraki yaşamın en önemli nedeni olmuştu.
Ruhların yolculuğunda en önemli aşama yargılanmaydı. Kalp Maat’ın (Adalet ve Doğruluk Tanrıçası) tüyü ile tartılırdı. Eğer kalp tüyden ağır gelir ise ruh günahkâr sayılır ve Ammit (Ruh Yiyici) tarafından yok edilirdi. Eğer hafif ise ruh Aaru tarlalarına geçerdi; buralar cennet benzeri yerlerdir. Bu geçişte tanrılar önemli rol oynarlardı. Örneğin Anubis (Ölülerin Koruyucusu ve Mumyalama Tanrısı) ruhu tartıya getirir, Thoth (BIlgelik, Yazı, Matematik ve Ay Tanrısı) sonucu kaydeder, Osiris ise son kararı verirdi.
Tanrı Osiris
Osiris ölüm ve yeniden doğuş anlayışının en merkezinde yer alırdı. Efsanelere göre Osiris kardeşi Set tarafından öldürülmüş ve vücudunun parçaları Nil Nehri’ne atılmıştı. Eşi İsis ise bu parçaları tek tek bir araya getirmiş ve Osiris’i hayata döndürmüştü. Bu olaydan sonra Osiris ölülerin tanrısı olmuştu. Bu mit, Mısırlılara ölümden sonra bir yaşamın varlığını göstermişti.
Mumyalama Sanatı
Ruhun yolculuğunun yanı sıra bedenin korunması da en önemli unsurlarından biriydi. Mısırlılar bu süreci uzun uğraşlar ve çeşitli ritüeller ile gerçekleştirirdi. Bu süreç genellikle 70 gün sürerdi. İlk önce iç organlar çıkarılır ve kanopik adı verilen özel kaplarda saklanırdı. Bu sürecin en bilinen süreci beynin burundan çıkarıldığıdır, kalp nadiren çıkarılır ya da yerinde bırakılırdı.
Ardından vücut natron denilen bir tür tuz ile kurutulur ve bu sayede nemden tamamen ayrılırdı. Son olarak da vücut keten kumaşlarla sarılırdı.
Antik Mısır’da ölüm insan yaşamı kadar önemliydi. Bu anlayış Mısırlıların kültürünü ve inançlarını da şekillendirmişti. Mısır halkının hayata bakış açıları, belirlediği ve inandığı doğrultular bu ölüm anlayışından da ortaya çıkmıştır. Bu tür inançlar günümüzde dahi inanç ve etik düşünce sisteminin içerisinde yer alır ve ruhsal sembolizm açısından yol gösteriyor.
Sizler Antik Mısır döneminde ölümden sonraki yaşam hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!