Hıdırellez (bazı yerlerde Hıdrellez olarak da söylenir), Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada kutlanan bir bahar bayramıdır. Benim içinse çocukluğumdan beri hep dileklerle ve umutlarla özdeşleşmiştir. Halk arasında “Ruz-ı Hızır”, yani “Hızır Günü” olarak bilinir. Rivayete göre, darda kalanlara yardım ettiğine inanılan Hızır ile denizlerin koruyucusu kabul edilen İlyas, tam da bu günde yeryüzünde buluşur. Bu buluşma, insanlar tarafından dualarla, dileklerle ve geleneksel ritüellerle kutlanır.
Hıdırellez, uzun yıllardır süregelen ve baharın gelişini kutlayan Türklerin en neşeli kutlamalarından biridir. Zamanla bir Türk kültürü haline gelmiş ve nesiller boyu aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Ben de küçükken çok kez Hıdırellez’i kutladım. O ateşin üzerinden ben de atladım. Başta dilek dilemek, ardından ateşin üstünden atlamak beni biraz korkutmuştu. Fakat çocuk aklı işte; atladıkça bir daha, bir daha atlamıştım.
Bir keresinde, sanırım 2014 yılıydı, Hıdırellez kutlaması sırasında arkadaşlarımla eğlenirken tanımadığımız bir çocuk ateşin üzerinden atlamaya çalıştı ama ne yazık ki ateşin içine düştü. Hepimiz şok olmuştuk, çok korkmuştuk. Çocuğun pantolonu yanmıştı ama büyük bir zarar görmemişti. O günden sonra, ne zaman ateşin üzerinden atlasam, aklıma hep o an gelir ve içten içe bir korku hissederim.
İki gün önce de evimizin önünde Hıdırellez kutlamaları vardı. Çocuklar ve ebeveynleri ateş yakmışlardı. Başta biraz korktum, çünkü ateşi kontrollü bir şekilde yakmamışlardı; evlere sıçrama ihtimali vardı ve bu beni tedirgin etti. Ancak sonrasında çocukların ateşin üzerinden atladıklarını görünce kendi çocukluğum gözümde canlandı. 5-10 dakikalığına çocukluğuma dönüp geldim adeta.
Kısacası, Hıdırellez bizim öz ve kendimize ait bahar kutlamamızdır. Gelin, bizler de bu geleneği yaşatalım ve ileride çocuklarımıza aktaralım.
İşte Hıdırellez ile ilgili görseller: