Bugün sizlerle, değeri çok bilinmeyen, sadece boşaltım sisteminde rol alıyormuş gibi görünen, ama aslında duygu durumumuzdan açlık tokluk hissimize, bağışıklık sistemimizden psikolojik sorunlarımıza kadar tüm hayatımızı kontrol eden, organların bas gitaristi bağırsağımızdan bahsedeceğim
Netflix’te izlediğim, bağırsaklarıma olan bakışımı tamamıyla değiştiren belgesel “ Bağırsağınızın Kontrolü Sizde: Bağırsaklarınızda Saklı Sırlar” dan aldığım notlar ve kendi hayatımda gözlemlediğim değişimleri birleştirerek size bağırsaklarımızın önemini anlatmaya hazırım.
Aslında hayatımızda bağırsakların önemini bilimsel bir şekilde bilmesek de, bazı durumlarda önemini fark edebiliyoruz ve bu dilimize de yansıyor. Mesela aşık olduğumuzda midemizde kelebeklerin uçuşması gibi. Fiziksel değişimleri gözlemlersek heyecanlandığımızda karnımıza ağrılar girmesi, stres olduğumuzda karnımızın şişmesi gibi…
Öncelikle bilmemiz gerekiyor ki, bağırsaklarımız mikroplarla dolu. Mikrop dediğimde aklınıza kötü şeyler geliyor olabilir, ama aslında bu mikroplar vücudumuzdaki sistemlerin düzenli çalışmasını sağlıyor. Mikropların %99’unun bize hiçbir zararı yok. Hatta bağırsaklarımızda ne kadar çeşitli mikrop varsa, o kadar sağlıklı oluyoruz. Bu çeşitli mikroplarımızın topluluğuna mikrobiyom diyoruz.
Bozuk mikrobiyomlu bağırsak, en basitinden düşündüğümüzde ishal, kabızlık, şişkinlik gibi sindirim problemlerine yol açar. Bu buz dağının görünür kısmıdır. Daha derine baktığımızda bağışıklık zayıflıkları, cilt hastalıkları, ruh sağlığı sorunları, metabolik sorunlar, kronik hastalık riski, hormonal düzensizlikler ve gıda intoleransına yol açabilir.
İçinizi bu kadar kararttıktan sonra, vurgulamamız gereken noktaya, bağırsaklarımızı nasıl iyileştireceğimize odaklanmalıyız. Çoğu insanın bağırsak sorunu, beslenme şekli ve hayat tarzları yüzünden mikrop çeşitliliğinin ölmesiyle meydana geliyor. Bunu çözmenin en basit yolu, yediğimiz öğünlere çeşitlilik sağlamak.
Kısıtlama getirdiğimiz besin gruplarından mahrum kalınca, bağırsağımız alakalı olduğu bakteriyi yaşatamıyor. Dolayısıyla vücudumuz bağışıklık sistemini ayakta tutmakta zorlanıyor, duygu durumumuzu, geçirdiğimiz hastalıkları etkiliyor.
Beslenme rutinimize haftada 20-25 farklı çeşit bitki eklersek, bağırsaklarımızın daha düzgün çalıştığı görülüyor. Bitkiden kasıt sadece sebze-meyve değil, tohumlar, kuruyemişler ve baharatlar da dahil.
Bağırsak Sağlığı Doktoru olarak bilinen Dr. Megan Rossi, daha fazla çeşitlilik elde etmek için yemek tariflerinde küçük değişiklikler yapmayı ve süpermarkette farklı meyveler aramayı öneriyor. Rossi, "Yulafın yarısını pişmiş kinoa ile değiştirerek ya da üzerine karışık meyveler ve tohumlar ekleyerek kahvaltınızı zenginleştirebilirsiniz. Haftalık bolonez soslu makarnanızda da etin bir kısmını lif açısından zengin mercimekle değiştirebilirsiniz" diyor.
Aynı zamanda, işlenmiş ve paketli gıdaların 'iyi' bakterileri baskılayan ya da 'kötü' bakterileri artıran bileşenleri olduğu söyleniyor. Bu çeşitli gıdalardan olabildiğince uzak durup bağırsaktaki iyi bakterileri artırmak da bir seçenek olabilir.Arasında, kötü ilişki yaşadığınız besin grupları olabilir. Bunun çözümü olarak belgeselde, azar azar beslenme rutinimize bu besinleri eklememiz gerektiği söyleniyor. Başta rahatsızlık hissi ve şişkinliği doğal gören doktorlar, bunun sebebinin mikropların yeniden canlanmaya başlaması olarak söylüyor. Bağırsaklarımız, besinlere alıştıktan sonra eski çalışma prensibine geri döneceğini belirtiyor.
Belgesel, 4 farklı hayatı ve dolayısıyla bağırsak sıkıntısı olan insan üzerine kuruluyor. Anoreksiya geçmişi olan ve sadece sebze ile beslenebilen ünlü bir şef, kilo vermeye çalışan ama verdiği zaman mislini geri alan bir anne, açlık hissetmeyen yemek yeme şampiyonu ve sınırlı sayıda yiyeceğe alerjisi olmayan bir doktora öğrencisi. Aralarında belki de kendi hayatınıza yakın hissettiğiniz durumlar vardır. Benim kendimi özdeşleştirdiğim kişi anoreksiya hastası, sadece sebze ile beslenebilen şef oldu. Belgeseli izlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim için size “spoiler” vermektense kendi deneyimlerimi anlatmak isterim.
Çocukluğumda, yemekle aram çok iyiydi. Ne istersem yiyebiliyor, kilo almıyor ve asla mide sıkıntısı çekmiyordum. Ergenlik döneminin getirisi olarak vücudumda bir takım kilo sorunları yaşıyordum. Ailem beni ilk defa 15 yaşında diyetisyene götürdü. Diyetisyenle birlikte kendime göre fazla olan kilolarımdan kurtulmuştum, ama bu bana yetmedi. Kendimce, o zaman çok mantıklı gelen kalori kesme yöntemini uyguladım. Yöntem dediğime bakmayın, saçmalıktan öteye gitmiyordu. 5 seneye yakın, sağlıklı ve yeterli besin almadım. Vücudum daha da güçsüzleşiyor, genel anlamda kas ve kilo kaybım oluyordu ama asla, o zamanlar en çok hayalim olan model fiziğine ve incecik karna ulaşamıyordum. Ağzıma aldığım her lokma midemi ağrıtıyordu. Normalleştirdiğim besin düzenimden biraz fazla bir şey yesem, midem davul gibi oluyor ve beni çok rahatsız ediyordu. Herkes gibi yemek yemek istiyordum ama bunun için artık çok geç olduğunu düşünüp, bu sağlıksız durumu kabul etmiştim. Annemin hazırladığı leziz yemekler bile bana tat vermiyor, zulüm gibi geliyordu. Hatta kendimce tanı bile koymuştum. “Bende gastrit var” demek, benim için bir kaçış noktası oluyordu. Sağlıksız bedenimi böyle meşrulaştırabiliyordum.
Bağırsaklarımın düzelme süreci, erkek arkadaşımla tanıştıktan sonra başladı. Neredeyse tüm gün birlikte olduğumuz için, yemeklerimizi de birlikte yiyorduk. Onun yemek yeme rutinini ve sağlık durumunu görünce, çok imrendim. Başlarda yemek istememe rağmen, bunun sağlıklı olmadığını söyledi ve yavaş yavaş beni sağlıklı bir yemek yeme düzenine oturttu. Sonraki evrelerde, kendi karnımın acıktığını, ve şişkinliğimin büyük boyutlara çıkmadığını gördüm. Bununla birlikte alkol tüketimimi minimuma düşürdüm. Gastrit diye adlandırdığım sıkıntılarım kayboluvermişti. Ve işte, sapasağlan bir bağırsağa sahip oldum. Şu an kilom, sağlığım, ruh halim ve enerjim hiç olmadığı kadar iyi. Bağırsağımdaki mikroplarıma iyi bakarak, onları aç bırakmadan çeşitliği sağlamanın önemini anlamış oldum.
Eğer bağırsağınızla alakalı daha fazla bilgi edinmek, kendi rutinlerinizi de gözden geçirmek istiyorsanız bu belgeseli izlemenizi tavsiye ederim. Eğer ciddi sorunlarınız varsa, bir şey uygulamadan mutlaka bir uzmana başvurunuz.
Umarım yazımın size katkısı olmuştur. Bağırsaklarınızla birlikte sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere :)