Sosyal Medya Çağında Sanat: Like Uğruna Sanat mı?
Son zamanlarda şöyle bir şey fark ettim: Instagram’a giriyorum, keşfette dolaşıyorum, sürekli gözüme çarpan o “aşırı estetik” işler var ya… hani her şey minimal, renkler soft pastel tonlarında, bir yazı var böyle derin gibi ama aslında okuyunca “bu ne ya?” dedirten türden. Evet, işte onlardan bahsediyorum. Sanat mı? Ehh… bilemedim.
Yanlış anlaşılmasın. Sosyal medya sayesinde gerçekten yetenekli ve yaratıcı insanlar görünür oluyor, o kesin. Eskiden sergi açmadan ya da bir galeri seni “keşfetmeden” sanatçı olmak neredeyse imkânsızdı. Şimdi biri evinde yaptığı illüstrasyonu ya da dijital çizimi paylaşıyor, binlerce kişi görüyor, hatta sipariş bile veriyor. Bu kısmı harika.
Ama öte yandan... bazı işler sadece tıklansın, paylaşılsın, like yağsın diye var gibi. Sanatçının niyeti “bir şey anlatmak” değil de “algoritmayı kandırmak” olunca, sanki sanat yerini gösterişe bırakıyor. Özellikle şu “quote art” dediğimiz şeyler var ya - rengarenk fon, üstüne havalı bir cümle… çoğu zaman alıntı bile değil, yapay zeka üretimi ama milyon like alıyor. Çünkü göze hoş geliyor. Çünkü paylaşıldığında cool duruyor.
Bazen düşünüyorum: sanat sadece göze mi hitap etmeli? Ya da şöyle sorayım, sırf güzel olduğu için sanat diyebilir miyiz bir şeye? Bence hayır. Çünkü sanat biraz da rahatsız eder, düşündürür, içine sinmeyebilir ama yine de bir şey bırakır sende. Bir işin çok “estetik” olması bazen içinin boş olduğu gerçeğini saklıyor olabilir.
Tabii burada top sadece sanatçılarda değil. Biz izleyiciler de biraz kolaycıyız. Tık tık geçiyoruz, detayına bakmıyoruz, ne anlatıyor demiyoruz. Anlamasak bile paylaşınca “entel” görüneceğimizi düşündüğümüz için repost yapıyoruz. Sanat, bir iletişim biçimi olmaktan çıkıp, sosyal medyada bir süs haline geliyor.
Ama işin güzel tarafı şu: bu sistemin içinde yine de gerçekten derdi olan, hikâye anlatan, insanı çarpan işler de var. Onları bulmak biraz sabır istiyor. Takipçiye değil, içeriğe odaklanan sanatçılar hâlâ var ve bence onları daha çok desteklemeliyiz.
Sonuç olarak, evet sosyal medya sanatı dönüştürdü. Kimi zaman yüzeyselleştirdi, kimi zaman görünür kıldı. Ama biz neyin peşinde olduğumuzu bilirsek -estetik mi, içerik mi, ikisi birden mi - o zaman gerçekten etkileyici işlerle buluşmamız mümkün. Like’la ölçülmeyen ama sana bir şey hissettiren işler hala var. Onları bulmak bizim elimizde...