Son zamanlarda sosyal medyada konser videoları, sinema fragmanları, sergi açılışları sık sık karşıma çıkıyor ama tiyatroya dair paylaşımlar çok az. Bazen “acaba tiyatroya giden genç kaldı mı?” diye düşünüyorum. Eskiden okul gezileriyle zorla götürüldüğümüz o salonlar, şimdi kendi isteğimizle gitmeyi unuttuğumuz yerler haline geldi.
Ben en son tiyatroya pandemiden önce gitmiştim. O zaman bile salonda çoğunlukla orta yaşlı insanlar vardı. Genç dediğimiz kesim ya aileleriyle gelmişti ya da mecburiyetten, okul etkinliği olarak katılmışlardı. O zaman da dikkatimi çekmişti ama şimdi daha net görüyorum. Tiyatro, gençler için “eski moda” bir şeye dönüşüyor yavaş yavaş.
Ama neden böyle oldu? Bir sebebi tabii ki dijitalleşme. Netflix’te ya da YouTube’da bir sürü içerik var. Her şey daha hızlı, daha kolay ulaşılır, daha konforlu. Evde oturduğun yerden iki tıkla istediğin filmi, diziyi izliyorsun. Tiyatronun böyle bir pratikliği yok. Bilet alacaksın, gidip oturacaksın, oyunun başlamasını bekleyeceksin, susacaksın, çıkarken alkışlayacaksın. Kulağa uğraştırıcı geliyor değil mi? Ama belki de tiyatroyu değerli yapan şey tam da bu.
Tiyatroda oyuncuyla aranda bir ekran yok. O anda, orada, canlı bir şey izliyorsun. Sahnedeki kişi rol yaparken senden tepki bekliyor. Göz göze bile gelebiliyorsun bazen. Doğrudan bir bağ kuruluyor. Belki bu bağ, bazı gençlere fazla “yoğun” geliyor olabilir. Ya da alışık olmadıkları için garip buluyorlar. Ama bir kere o bağa şahit olunca, kolay kolay unutulmuyor.
Bir başka konu da fiyatlar. Tiyatro biletleri gerçekten de pahalılaştı. Özellikle büyük şehirlerde, sahne kiraları, prodüksiyon maliyetleri derken bilet fiyatları da uçmuş durumda. Öğrenci için 200-300 lira vermek kolay değil. Bir yandan kahveye, telefona, kıyafete bu parayı harcayanlar tiyatroya gelince “çok pahalı” diyor ama mesele sadece para değil. O algı var ya, tiyatronun sıkıcı, ağır, klasik bir şey olduğu algısı, işte o en büyük engel.
Ama bu da değişiyor aslında. Son yıllarda genç yazarlar, bağımsız ekipler, alternatif sahneler çok ilginç oyunlar çıkarıyor. İnteraktif işler var, seyircinin oyunun bir parçası olduğu yapılar deneniyor. Komediye kayan, güncel meseleleri ele alan oyunlar sahneleniyor. Kısacası tiyatro yenileniyor. Ama bu dönüşüm yeterince duyurulamıyor gibi.
Belki de tiyatroyu gençleştirmek için sadece içerik değil, iletişim dili de değişmeli. Sosyal medyada tanıtım yapılmalı, mizahla, gündemle birleştirilmeli. Tiyatroyu ciddi değil, samimi bir sanat dalı olarak yeniden anlatmak gerek. Çünkü aslında öyle. Orada da gülüyorsun, ağlıyorsun, düşündürülüyorsun. Sinemadan, diziden farkı, bunu daha doğrudan, daha çıplak bir şekilde yapıyor olması.
Özetle tiyatro bitmedi. Bitmiyor da. Ama gençlerin tekrar bu dünyaya adım atması için bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Belki daha fazla okulda oyun sahnelenmeli. Belki küçük sahneler desteklenmeli. Belki de sadece bir arkadaş “hadi tiyatroya gidelim” demeli. Çünkü tiyatro, bir kere gerçekten deneyimlendi mi, insanın aklının bir köşesine yerleşen, kolay kolay silinmeyen bir şey. Ve bence, o bağa herkesin ihtiyacı var.