Sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemek aslında ilk önce kendi içimize dönmemiz ile ilgili. Ne demek istiyorum? Sürdürülebilir yaşam için sadece ben adım atsam ne olacak? düşüncesi aslında bu yaşama adım atamamamızın temel nedenlerinden biri. Kendi içsel huzurumuz ve çevremiz üzerindeki etkimiz için harekete geçmemiz gerekiyor. Bu sadece ev veya kıyafet düzenlemesinden geçmiyor. Bir sabah işe giderken eğer imkanımız varsa araba yerine bisiklet kullanmak, kısa mesafelere yürümek, toplu taşımayı bir alışkanlık haline getirmek de sürdürülebilirlik açısından fena bir hamle değil. Basit ve küçük değişiklikler gezegenimiz üzerinde büyük bir fark yaratmamıza önayak olabilir. Nihayetinde bu eylem ve seçeneklerimiz de minimalizm gibi düşünebilir. Bu iki kavramın birbirine bu kadar yakın olması, beraber çalıştıklarında tam bir huzur ideali yaratmalarını sağlıyor. Sonuç olarak hem ruhumuzu dinlendirmek, hem gezegenimizi korumak hem de farkındalığımızı artırmak için minimalizm ve sürdürülebilirliği tek potada toplamak iyi bir tercih. Sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bilmek için gözümüzün önündekileri sadeleştirmemiz gerekiyor, yaşamanın en sürdürülebilir yolu bu. Hepimizin atacağı tek bir adım ile kalabalık ve karmaşadan uzak,evreni,kendimizi,ruhumuzu daha iyi dinleyebileceğiniz dingin ve sade bir hayat diliyorum!