Küçükken masallardaki şatolarda yaşadığımızı hayal etmişizdir. Sintra halkı ise hayalleri gerçeğe dönüştürmüş. Bu şehirde muhteşem renklere ve mimariye sahip onlarca şato ve kale var. Bunlardan en büyüğü ise Sintra, Pena. Yüksek tepelerin ortasına kurulmuş dağların arasında gizlenmiş bir saray. Ya da şato mu demek daha doğru? Öyle büyük ve masalsı bir yer ki kendimi adeta bir masalın içerisinde gibi hissetmiştim. Ayrıca UNESCO kültür mirası listesinde yer alan bir şehir. Lizbon’a bağlı, trenle sadece 40 dakikalık uzaklıkta ve kesinlikle Portekiz’in gururu denilebilecek güzellikte! Hatta söylentilere göre Harry Potter’ın yazarı bu gizemli saraydan etkilenmiş, gerçekten de sarayda Hogwarts esintileri görülüyor.
Daha önce bir saray gezdiyseniz, özellikle Dolmabahçe gibi bir saraydan bahsediyorum… Sintra’nın iç mimarisi muhtemelen sizi çok etkilemeyecektir. Ama bu sarayın asıl önemli yanı dış kısmı. Sarayın üst katını ve yine sarayın üst katında yer alan merdivenlerini yazıyla anlatırken gerçekten zorlandığımı hissediyorum. Sarayın bahçesi ve kendisi için ayrı ayrı biletler almanız gerekiyor. İnternet üzerinden veya Saray’ın girişindeki gişelerden bilet temin edebilirsiniz ancak riske atmamakta fayda var. Biz gittiğimizde gişelerden son birkaç bilete denk gelebilmiştik.
Sintra, Portekiz’in en pahalı emlak fiyatlarına sahip şehir. Doğasını, sakinliğini ve özellikle devasa ev ve kalelerini görünce neden olduğunu anlamak çok da zor değil. Ve ben size en meşhur sarayından bahsetsem de gezilecek görülecek yerler sadece tarihi kaleler, masal şatoları ve kalelerden ibaret değil. Sintra’da görülecek yerler çok fazla çeşitliliğe sahip. Mağaraları, plajları da görülmeye değer. Biz Sintra plajlarını deneyimlememiştik ancak içimizde kaldı desem yalan olmaz… Dolayısıyla, her zevke hitap edebilecek ve farklı listeler çıkarılabilecek bir bölge. Değil yazılarla, fotoğraflarla bile anlatması zor güzellikteki bu şehir umarım ilginizi çekebilmiş, ya da size ilham olmuştur.