Doğa, “Bu ne kardeşim ben ot böcek sevmiyorum!” diyenleri bile içerisine girdiklerinde vay be dedirtecek kadar sayısız duygulara ve güzelliklere sahiptir. Tarih boyunca doğa birçok kültürde çeşitli kategorilerde kullanılmıştır. Bugün de sizlerle Türk mitolojisinde doğanın eşsiz anlatımını konuşacağız.
Orta Asya bozkırlarından çıkan, tarih öncesi ve dahi günümüzü kapsayan Türk mitolojisi, içerisinde eşsiz inançlara ve ritüellere sahiptir. Türk topluluklarının evreni, insanı ve doğayı yansıtma ve inançlarına katma biçimleri efsaneler ve söylenenler ile ortaya çıkmıştır. Türk mitolojisi içerisinde inançlara da ayrılmıştır; Şamanizm ve Tengricilik gibi.
Türk Mitolojisi Doğası
O dönemde insanlar doğayı sadece yaşayacakları yer değil aynı zamanda bir canlı olarak görüyorlardı. Kısaca doğanın bir ruhu olduğuna inanıyorlardı. Bu duruma onlar İye diyorlardı: İye, Türk mitolojisinde her bir nesnenin kendi içinde taşıdığı olağanüstü bir ruh, güçtür. Her doğa unsurunun da bir İyesi olduğuna inanıyorlardı. Örneğin Orman İyesi avcıları hem korur hem de cezalandırır, Dağ İyesi dağlara saygısızlık edenleri cezalandırır, Su İyesi ise nehir ve göllerin düzenini sağlar. Bu İyeler Orta Dünya’da bulunurdu. “Orta Dünya mı?” demeyin hemen açıklıyorum.
Türk Mitolojisinin Evren Tasarımı
Türk mitolojisinde evren üç ayrı kata ayrılıyordu. Bunlar; Üst Dünya (Gök Katları), Orta Dünya (Yeryüzü) ve Alt Dünya (Yeraltı Dünyası) idi. Üst Dünya’da Tengri (Gök Tanrı) burada yaşar ve ayrıca iyi ruhlar ve tanrılar da bu katta bulunur. Gökyüzü kutsal sayılır. Orta Dünya insanların yaşamlarını sürdürdükleri yerdir. İyeler bu katta bulunur ve dengeli bir yaşam için doğayla barış içinde yaşanmalıdır. Alt Dünya’da ise Erlik Han (Yeraltı ve Ölüm Tanrısı) burada bulunur. Burada ölüm, kötü ruhlar, cinler ve ölülerin ruhları yaşar.
Bu üç kat insanın doğa ve evrenle olan ilişkisini düzenliyordu. Gökyüzünden kutsallık alır, yeryüzünde yaşam sürer ve ölünce de yeraltına geçer insan. Kısaca bu anlayıştaki denge yaşamın ve inancın en önemli anahtarıdır.
Eski Türkler bu ruhlara yani İyelere kurbanlar sunar, dua eder, kutsallıklarına inanır ve saygı gösterirlerdi. Bu inançlar yalnızca doğayı korumak için değil, aynı zamanda denge ve doğayla uyum içinde yaşama inancını da beraberinde getiriyordu. Günümüzde Türk mitolojisi inançlarını ve az da olsa bazı ritüellerini görmek mümkün. Ancak doğaya duyduğumuz saygı ne düzeyde ona bir şey diyemeyeceğim.
Sizlerin bildiği, günümüzde hala yaptığımız bir Türk mitolojisi inancı var mı? Eğer biliyorsanız hemen yorumlarda buluşalım. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, evlerinizde tütsü yakıp kötü enerjileri uzaklaştırmayı unutmayın. (Küçük bir spoiler.)