Issız bir adaya düşsem yanıma alacağım üç şey telefonum, kulaklığım ve müzik listem olurdu… Ve o adada kurtarılmayı beklemezdim. Müzik olmayan bir hayatı düşünemiyorum. Sabah uyandığım andan gece yattığım ana kadar müzik bana eşlik ediyor. Stresli, mutlu, üzgün, sinirli, heyecanlı, kalbi kırılmış, aşık… Ne kadar duygum varsa müziğin evrensel dili bana tercüme oluyor. Farklı diller konuşmamıza rağmen ortaklaşa buluştuğumuz dil müzik. Hepimizin hayatının içinde yeri olan müziğin bizi etkilememesi mümkün değildir. Bugünkü yazımda, müziğin yaşantımıza, psikolojimize ve sağlığımıza olan katkılarından bahsedeceğim. Arka planda sevdiğiniz bir müziği dinlemek, bu bloğu daha anlamlı kılabilir benden söylemesi:)
Müzik, rahatlamak ve stres yönetimini sağlamakta kullanılır. Stresli ve kaygılı olduğumuz bir anda sakin ritimli bir müzik dinlemek, bize ilaç gibi gelebilir. Doğru müzik seçimi,kortizol (stres hormonu) seviyesini düşürür ve vücudu rahatlatır. Örneğin önemli bir sınava gireceğim zaman genelde vücudum stresi kalp çarpıntısı, nefes almada düzensizlik ve terleme gibi fiziksel belirtilerle dışa vurur. Aynı zamanda başım ağrır, sanki kafamın içinde bir sis dalgası varmış gibi hissederim. Yavaş tempolu müzik yardımıma yetişir ve sis dalgasını temizler. Beynimin içini sessizleştirir, vücudumda kastığım bölgelerin rahatlamasını sağlar. Böylece günümü daha sakin ve verimli geçirebilirim, stresten üstünü örttüğüm potansiyeli ortaya çıkarabilirim.
Müzik dinlemek, bizi daha zeki yapar! Biraz iddialı oldu, ama yalan değil. Müzik, beynimizin birden fazla bölgesini aynı anda harekete geçirerek hafızayı güçlendirir, odaklanmayı artırır ve yaratıcı düşünmeyi destekler. Klasik müziğin öğrenme sürecini hızlandırdığını gözlemleyen Mozart Etkisi, bu konuda örnek olarak verilebilir. Kendimde gözlemlediğim, ders çalışırken ya da kitap okurken, klasik müzik dinleyince karınca gibi çalıştığım ve odak süremin çok arttığı. Okuduğuma daha rahat odaklanıyorum. Müzik kendi ritmini benim yaptığım göreve yansıtıyor ve işlerim akıp gidiyor.
Müzik benim yaratıcılık ve odak depom. Müzik olmadığında ya da yanlış müzik tercihi yaptığımda , odaklanmak benim için zor oluyor. Dikkatim çok çabuk dağılıyor, karşımda duran iş dışında tüm sorunlarımı düşünesim geliyor. Böyle durumlarda size güvendiğim bir albüm verebilirim. En güvenerek yaptığım ödevler, yazdığım yazılar, okuduğum kitaplar, benim için büyülü bir etkiye sahip olan Lana Del Rey’in Ultraviolence albümüyle ortaya çıkmıştır. Bu bir öneridir: Güzel bir iş yapmak ve odaklanmak istiyorsanız, dinlemeniz gereken albümlerden biri budur.
Müzik, aynı zamanda bir motivasyon kaynağıdır. Aramızda spor yapanlar bilir ki iyi bir spor çalma listesi, iyi bir antrenmanla doğru orantılıdır. Fiziksel olarak hızlı tempolu müzikler, kalp atış hızını ve kan basıncını artırarak vücudu daha enerjik bir duruma geçirir. Bu durum, egzersiz sırasında performansın yükselmesine katkı sağlar. Müzik, yorgunluk hissini azaltır ve daha verimli antrenmanlar yaptırır. Aynı zamanda müziğin ritmik yapısı, motor becerilerin geliştirilmesine ve hareketlerin daha uyumlu olmasına yardımcı olur.
Gelelim favori şarkılarımıza. Radyoda bir anda sevdiğin şarkı çalınca nasıl hissediyorsun? Cevabın enerjik, mutlu ve pozitif ise dopamin hormonunun salgılandığından emin olabilirsin. Müziğin motive edici etkisini hesaba katarsak, obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar gibi fizyolojik sorunların da üstesinden gelmekte müziğin yararlı olduğu görülmüştür.
Uyku kalitemizin artmasını istiyorsak, müzik bizim için iyi bir tercih olabilir. Zihnimizi bu yolla düşünce ve stresten uzak tutabiliriz. Bu sayede rahatlarız, vücudumuz gevşer ve daha kolay uykuya dalabiliriz. Bebeklerin ve çocukların uykuya daha kolay dalmaları için ninnilerin söylenmesi tesadüf değildir. Yetişkinlerde de 60 ila 80 BPM’lik ( dakika vuruş sayısı) müzik dinlemek, kalp atış hızına en yakın ritim olduğu için biyolojik düzeyde bir yatışırıcıdır. Aynı zamanda akşam dinlenen bu aralıktaki müzik, melatonin seviyesini yükselterek uyku kalitemizin artmasını sağlar. Arkada ses olmadan uyumakta zorlanan ben, müziğin etkisini bilmediğim zamanlar, dizi ya da boş içerikli videolar izlerken uykuya dalıyordum. Beynimi ve bilinçaltımı çöp bilgilerle doldurmaktansa ve yormaktansa, müzik dinleyerek beynimin rahatlaması ve temizlenmesini tercih ederim.
Son olarak, müziğin gerçek anlamda iyileştirici gücünü gösteren Müzik Terapisinden bahsetmek istiyorum. Müzik terapi, bireyin duygu, düşünce ve davranışlarını olumlu yönde değiştirmek amacıyla müziğin aktif (müzik yapma) ve pasif (müzik dinleme) yöntemleriyle kullanıldığı uzmanlık dalıdır. Klinik araştırmalara dayalı olarak uygulanan bu terapi, zihinsel rahatlama, stres yönetimi ve duygusal denge sağlamada önemli bir rol oynar.Bu terapi yöntemi, ritim, melodi ve armoni gibi müziğin temel bileşenlerini kullanarak kişinin sinir sistemi, hormonları ve duygusal durumu üzerinde olumlu etkiler yaratır. Yavaş tempolu müzikler parasempatik sinir sistemini aktive ederek kalp atış hızını ve kan basıncını düşürür, stres hormonlarını azaltır. Hafıza ve dikkat süreçlerini güçlendirerek Alzheimer ve Parkinson hastalarında terapötik bir araç olarak kullanılır. Ayrıca depresyon, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtilerini hafifletmeye yardımcı olur.
Müziğin yararlarına bilimsel bir bakış attıktan sonra, artık müzik dinlerken daha da farkındalık sahibi olacağımızdan kuşkum yok. Gün içinde kendimizi gözlemleyip hangi durumlarda müziğin iyileştirici güçüne ihtiyacımız olacağını çözebiliriz.
Bu yazımdan sonra içinizden çalma listelerinize bir göz atmak, eklemeler ve çıkarmalar yapmak geçiyor olabilir. Yazımdan yararlanarak kendinize en uygun müzikleri hayatınıza katabilirsiniz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere değerli okuyucum:)