Hayatın koşturmacası içinde insan bazen kendini unutabiliyor. Gün içinde yaşadığımız ve bizi negatif etkileyen durumlarda, dış baskılardan tedirgin olup duygularımızı dışa yansıtmak yerine çoğu şeyi içimize atabiliyoruz. Ancak, duygularımızı o an yaşamaya müsaade etmemek ve hislerimizi bastırmak, ilerleyen zamanlarda çok daha büyük bir dışa vuruma sebep olabilir. Vücudumuzdaki birçok rahatsızlığın temelinde stresin olduğunu düşündüğüm için, duygularımızı bastırmanın en büyük stres kaynağı olduğunu söyleyebilirim.
Peki, yaşamak zorunda kaldığımız bu baskıyı dışa vurmanın tek yolu yıkıcı bir tepki vermek mi? Tabii ki hayır. Böyle bir durumda, krizi fırsata çevirebileceğimiz birçok seçenek var. Yaratıcılığımızı kullanarak duygularımızı yaşayabilir ve hislerimizi sanat yoluyla dışa vurabiliriz.
Bilimsel araştırmalar, yaratıcılığın ve sanatın insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkilerini açıkça ortaya koymaktadır. Örneğin, American Journal of Public Health tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, sanatla ilgilenmek stres seviyelerini düşürmenin yanı sıra depresyon ve kaygı semptomlarını hafifletmede de etkili olabilir. Özellikle resim yapmak ve serbest yazım teknikleri, bireylerin duygu ve düşüncelerini daha sağlıklı bir şekilde dışa vurmasını sağlar.
Sanat, zihinsel farkındalığımızı artırarak anda kalmamıza yardımcı olur. Bu, aslında mindfulness pratiğiyle benzer bir işleyişe sahiptir. Bir resim çizerken, bir enstrüman çalarken ya da hissettiklerimizi yazarken, odak noktamız yalnızca o ana kayar ve günlük stres kaynakları bir süreliğine arka planda kalabilir.
Özellikle yetişkinlerde sıkça rastlanan anksiyete ve stres bozuklukları, sanat terapisi yöntemleriyle azaltılabilir. Yapılan çalışmalar, sanatsal aktivitelerin beyindekii mutluluk hormonlarını artırdığını göstermektedir. Yani, sadece bir şeyler üretmek bile kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayabilir.
Sanat, bazen kelimelerle ifade edemediğimiz duyguları açığa çıkarmanın en etkili yollarından biridir. Özellikle travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireyler üzerinde yapılan araştırmalar, sanatın bir ifade biçimi olarak kullanılmasının, duygusal tıkanıklıkları açmada ve travmatik anıların işlenmesinde oldukça büyük bir rol oynadığını göstermektedir.
Bir enstrüman çalmak, karmaşık desenler çizmek veya yeni bir sanat dalıyla ilgilenmek, beyin hücreleri arasında yeni bağlantılar kurulmasını teşvik eder. Bu durum, hafızayı güçlendirir, odak süresini artırır ve zihinsel gelişimi destekler.
Hislerimizi özgürce, istediğimiz gibi ifade etmek eminim ki hepimize çok iyi gelecek bir deneyim olur. Profesyonel bir sanatçı olmasak bile, yaratıcılığımızı ortaya koyarak eğlenmek, iyi hissetmek ya da kötü hissediyorsak bile duygularımızı dolu dolu yaşayarak o yükü üzerimizden atmak, inanılmaz bir ruhsal iyileştirme yöntemi olarak kullanılabilir.