Temiz Beslenme Takıntısı: Ortoreksiya
Instagram’da yeşil smoothieler, şekersiz tarifler, glutensiz kekler, detox suları… Her yerde temiz, sağlıklı, fit beslenme paylaşımları görüyoruz. Sağlıklı yaşamın popülerleşmesi güzel bir şey, evet. Ama ya bu sağlık takıntıya dönüşürse?
Bir süre sonra insanlar “Yediğim şey yeterince temiz mi?”, “Bu yemek işlenmiş mi?”, “Tatlı yedim, şimdi suçlu hissediyorum.” Gibi şeyler düşünürler. İşte bu düşünceler ortoreksiyanın temelini oluşturuyor.
Ortoreksiya tam anlamıyla takıntılı şekilde temiz ve sağlıklı beslenme arzusudur. Bu takıntıda kilo takıntısı geri planda kalır, tek düşünce doğru beslenmedir. Yani kişi kaloriden daha çok yiyeceğin saf, temiz ve organik olmasıyla ilgilenir. Daha sonra ise zamanla bu takıntı suçluluk hissine ve fiziksel besin yetersizliklerine yol açar.
Ortoreksiyanın belirtileri için yiyecekler arasında iyi ve kötü olarak ayrım yapma, sürekli yiyeceklerin içeriğini okuma ve araştırma, dışarıdaki yiyeceklerin pis olduğu düşüncesiyle yemek yememe isteği diyebilirim. Bu sebepler sonucunda insanlar sosyal hayattan uzaklaşıyorlar, sağlıksız beslenilen günlerde kendilerini kötü hissediyorlar.
Ortoreksiyanın ortaya çıkışının en büyük sebebi sosyal medya baskısıdır. Sosyal medyada görülen mükemmel vücutlar ve fit tabaklar zihnimizde bu baskının oluşmasına sebep oluyor. Ayrıca günümüzde yerli yersiz herkesin söylediği şeker zehirdir, gluten öldürür, laktoz sindirilemez gibi söylemler de kaygının artmasına sebep oluyor.
Sağlıklı beslenme ve ortoreksiya takıntısının dengesini bulmak için gıdaları iyi-kötü diye etiketleme bırakılmalı, bilgi kirliliğinden uzak durulmalı ve açlık tokluk ya da can çekmesi gibi vücut ihtiyaçları dinlenmeli.
Sağlıklı beslenme, temiz beslenme sadece ne yediğinle ilgili değil aynı zamanda nasıl hissettiğinle de ilgilidir.