Tabağındaki Renkler: Yediklerin Ruhuna Ne Anlatıyor?
Yemek yemek sadece bir ihtiyaç değil, aynı zamanda ruhumuza tuttuğumuz bir ayna. Bazen
canın durduk yere bir dilim karpuz ister, bazen sabah uyanınca portakal suyu veya kahve
içmeden kendine gelemezsin. Bazen gözlerin hep yeşile, taze bir salataya kayar. Bunların
hiçbirisi tesadüf değil. Çünkü bedenin ruhundan gelen mesajları taşıyor. Ve o mesajların bir
dili var. Renk.
Renkler yalnızca gözle değil, beyinle algılanır. Her renk bilinçaltına bir şey fısıldar.
Tabağında gördüğün her renk, ruh haline dokunur, duygularına temas eder, bazen de seni fark
etmeden iyileştirir. Yediklerin sadece bedenini değil, ruhunu da besler. Her lokmada biraz
daha enerjin toparlanır, biraz daha sakinleşir, biraz daha kendine dönersin.
Kırmızı bir tabak sana “harekete geç” der. Domates, çilek, nar taneleri gibi kırmızı besinler
kan dolaşımını hızlandırır, kalbi uyarır ve içindeki enerjiyi harekete geçirir. Halsiz hissettiğin
zamanlarda ya da motivasyonun düşükken bedenin seni farkında olmadan kırmızıya
yönlendirir. Kırmızı, seni ayağa kaldırır ve “devam et” der.
Turuncu daha yumuşak bir sesle yaklaşır. Havuç, portakal, tatlı patates gibi besinler neşeyi ve
yaratıcılığı uyandırır. İçindeki çocuğa dokunur. Sabah uyanmakta zorlandığında ya da modun
düşük olduğunda turuncunun sıcaklığı seni sarar. Günün ortasında bir portakal dilimi sadece
kan şekerini değil, moralini de dengeler. Turuncu sana “biraz gülümse, her şey geçecek” der
gibi yaklaşır.
Sarı daha zihinsel bir etki yaratır. Limon, muz, mısır gibi besinler serotonin üretimini
destekler. Zihni netleştirir, uyanıklık sağlar. Güne başlarken limonlu bir su içmek ya da muz
yemek sadece metabolizmanı değil, düşünce hızını da canlandırır. Sarı “hadi odaklan, senin
yapacakların var” diyerek zihnini toparlar.
Yeşil dengedir. Ispanak, brokoli, avokado gibi yeşil besinler doğanın şifasını taşır. Stresli bir
günün sonunda yeşil bir tabak zihnini yatıştırır, bedenini hafifletir. İçinde bir yerde dengeni
kaybettiğini hissettiğinde, yeşil sana o dengeyi geri verir. Bir avokado dilimi ya da bol
yeşillikli bir tabak, sadece mideni değil sinir sistemini de rahatlatır. Yeşil “sakinleş, her şey
yoluna girecek” der.
Günün sonunda ruhun yavaşlamak ister. Mavi ve mor renkler bu dönüşüme eşlik eder. Yaban
mersini, böğürtlen, mor lahana gibi koyu renkli besinler beynin yavaşlamasını destekler.
Akşam saatlerinde tüketilen mor renkli meyveler uyku kalitesini artırır, içsel bir huzur sağlar.
Bu renkler “artık dinlen, iç sesini duy” der. Aynı zamanda hafıza, odak ve beyin sağlığı
açısından da çok güçlü destekler sunar.
Tabağındaki renklerin ritmi, gününün ritmini belirler. Sabah sarıyla başlar, öğlen kırmızıyla
canlanır, akşam yeşil ve morla sakinleşir. Bu bir denge döngüsüdür. Renkler yalnızca gözü
değil, zihni de doyurur. Mutfağında bir tablo gibi tabaklar hazırlamak, bir çeşit ruh pratiğidir.
Kendine nasıl hissetmek istediğini sorduğunda, cevabı renklerde bulabilirsin. Eğer mutlu,
enerjik, dengede ve huzurlu olmak istiyorsan, yediklerine sadece lezzet açısından değil, renkaçısından da yaklaş. Çünkü her renk, senin ruhuna iyi gelecek bir mesaj taşır. Ve bu mesajlar
bir araya geldiğinde, sadece karnını değil, iç dünyanı da doyurur.