Instagram’da neden hep benzer türde içerikler karşımıza çıkıyor? TikTok ve İnstagram bizi nasıl bu kadar “bizim gibi” içeriklerle yakalıyor? İşte burada devreye gizli kahraman(!): algoritmalar giriyor.
Sosyal medya algoritmaları, biz farkında bile olmadan davranışlarımızı analiz eden ve bize en uygun içerikleri sunan birer dijital kılavuz gibi çalışıyor. Ne izlediğimize, ne kadar süre baktığımıza , hangi gönderiyi beğendiğimize, kiminle etkileşim kurduğumuza kadar her detay, algoritmanın bizim "ilgi haritamızı" oluşturmasına yardımcı oluyor. Yani bir gönderiye fazladan 2 saniye baktığımız için, ona benzer 20 içerik daha sunulması gayet mümkün. Ve evet, bu bazen oldukça ürkütücü olabiliyor.
Algoritmaların amacı basit: bizi uygulamada mümkün olduğunca uzun tutmak. Bu yüzden sana ilgimizi çekebilecek, hatta bazen bizi manipüle edebilecek içerikleri önceliklendiriyorlar. “Keşfet” gibi bölümler, tam anlamıyla algoritmanın sahneye çıktığı yerler. Orada neyi gördüğümüz, sadece bizim seçimlerimizle değil; aynı zamanda platformun bizi nasıl “tanıdığıyla” alakalı.
Bu sistemin iyi yanları da var: İlgi alanlarımıza uygun içerikler keşfetmek, bize hitap eden topluluklara ulaşmak daha kolay hale geliyor. Ama madalyonun diğer yüzü de önemli: Farklı bakış açılarını kaçırabiliyor, kendi ilgi alanlarımızın dışına çıkmakta zorlanabiliyoruz. Bu da bizi bir “algoritma balonu” içine hapsedebiliyor.
Peki çözüm ne? Öncelikle farkında olmak. Sosyal medyada ne kadar “kontrol bizde” gibi görünse de aslında çoğu zaman kontrol algoritmalarda. Arada algoritmayı şaşırtmak da işe yarar mesela! Farklı içerikler izlemek, yeni hesapları takip etmek ya da önerilenin dışına çıkmak, hem algoritmanın bizi tek boyutlu görmesini engeller hem de sosyal medya deneyimini zenginleştirir.
Unutma, sosyal medya bizim için var; biz onun için değil. Kimi izlediğimiz kadar, neden izlediğimizi de düşünmek önemli. Belki de algoritmanın bizi tanımasından önce, biz kendimizi biraz daha tanımalıyız.