Bugün sizlerle neredeyse her on yılda bir bağımsızlık hareketleriyle gündeme gelen hatta 2017’de bağımsızlık referandumu düzenleyip kendini bağımsız ilan eden fakat İspanya hükümetinin devreye girmesiyle birkaç saniyelik bağımsızlığı son bulmuş Katalonya özerk bölgesinin başkenti Barselona’ya göz atacağız.
Tavsiyelerim
Bugüne kadar yazdığım bloglarımın aksine bugün bunu ilk kez söyleyeceğim: ‘‘Barselona’yı tam anlamıyla gezmek istiyorsanız 1 hafta bile yeterli olmayabilir.’’. Gezilecek her yeri yazmaya kalkarsam da bugün yetiştirmem gereken diğer işlerimi yetiştiremem, zaten işim olmasa bile 5-6 saat bilgisayar başında oturarak yazı yazmanın çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Şaka bir yana, Barselona gerçekten her insanın ömründe bir kere görmesi gereken bir nokta. Yerlilerin turist nefreti de sizi korkutmasın. Ne zaman, nerede olacağınızı güzelce ayarlar ve eşyalarınıza da sahip çıkarsanız bu geziyi sorunsuz bir şekilde atlatabilirsiniz. Yine de içiniz rahatlamadıysa şunu söyleyebilirim ki, şehir merkezinde ‘‘İmdat!’’ diye bağıracak olursanız yardıma ihtiyacınız olduğunu anlayacak birkaç Türk’le illaki karşılaşırsınız.
Nereyi gezmeli
La Sagrada Familia: Barselona’da gezilecek yerleri anlatıyorsak elbette başlamamız gereken nokta Barselona’nın Sagrada’sı. Gaudi’nin ustalık eserlerinden birisi olan Sagrada Familia’nın inşaatına başlanmasının üzerinden 143 yıl geçmiş olmasına rağmen hala tamamlanmamış olmasıyla Sagrada Familia, dünyanın en uzun süredir inşa edilen yapıları arasında yerini almakta. İnşaatın bu kadar uzun sürmesinin sebebini soracak olursanız kısaca Gaudi’nin zamansız ölümü dolayısıyla yerine geçen diğer mimarların tasarımda yaptıkları değişiklikler ve halkın bağışlarına bel bağlayan kilisenin çektiği finansal sorunlar olarak açıklayabiliriz.
Üzerinde bulunan vinçlere ve inşaat makinelerine rağmen Sagrada Familia turistler için hala muazzam bir ziyaret noktası.
Park Güell: Bugün Gaudi’nin bir başka şahane eseri olarak sunulan fakat aslında başarısız bir yerleşim projesi olan Park Güell ziyaretçilerine mimarisinin yanı sıra oldukça güzel bir şehir manzarası sunuyor. Ne kadar gerçektir bilinmez fakat söylentilere göre Picasso bu parkı sürekli ziyaret edermiş ve burada gördüğü mozaik çalışmalar onun kübizme olan bakışını değiştirmiş. Açıkçası ben bunun %100 doğru olduğunu düşünmüyorum. Elbette Park Güell Picasso’nun kübizme bakışını etkilemiştir ancak tek başına değil çünkü anlattığım üzere bu mozaik eserler neredeyse Barselona’nın her bölgesinde mevcut.
Ciutadella Parkı: Barselona’ya ayaklarımı basıp hostelimde bir iki saat dinlendikten sonra ilk adım attığım; 30 hektarlık arazisinde göl, park, anıtlar, müzeler ve hayvanat bahçesi barındıran Ciutadella, Barselona’nın görmeye değer noktalarından birisi olarak kendisini gösteriyor.
Barselona Katedrali: Barselona’nın önemli bir diğer katedrali olan Barselona Katedrali fikrimi belirtmem gerekirse Sagrada Familia’yı gördükten sonra gözünüze pek hitap etmeyebilir. Bu yüzden kesin görmeliyim diyorsanız önce Barselona Katedralini daha sonra Sagrada’yı görün derim.
Katalan Ulusal Sanat Müzesi: Eşsiz konumu, mimarisi ve içinde barındırdığı eserlerle turistlerin gözdelerinden birisi olan bu müze başlıca Gotik ve Romanesk akım eserlere ev sahipliği yapıyor. Büyük bir dikkatle eser eser incelemek isterseniz saatlerinizi ayırmanız gerekebilir ama ‘‘Müze meraklısı değilim, ben görmesem de olur.’’ diyorsanız en azından terasına çıkıp şehrin manzarasına bir göz atın derim.
La Rambla: Şehrin en merkezi caddesi konumunda bulunan La Rambla’yı Madrid’in Gran Via’sı ya da İstanbul’un İstiklal Caddesi olarak tanımlasak yanlış olmaz sanırım. Yol üstünde barındırdığı pek çok mağaza ve yürüyüş yoluyla şehrin önemli bir diğer turistik noktası.
Casa Batllo ve Casa Mila: Gaudi’nin dokunuşlarını görebileceğiniz diğer iki mimari eser ise Casa Batllo ve Casa Mila. Para verip girmek istemiyorsanız bile mimarisini dışardan hava karardıktan sonra ışıklandırmaların eşliğinde incelemenizi öneririm.
Tibidabo: Katedrali ve dönme dolabıyla şehrin manzarasını bulunduğu tepeden ayaklarınızın altına seren şahane bir diğer turistik merkez.
Barceloneta: Eşsiz Barselona kumsalını, yürüyüş yollarını, lüks restoranları, yat limanını ve pek çok gece kulübünü bünyesinde barındıran Barceloneta kumsalında arkadaşlarınızla yiyeceklerinizi ve içeceklerinizi alıp keyifli vakit geçirebileceğiniz bir durak noktası.
Sonuç – Hislerim
Toplamda iki kere ziyaret etme fırsatı bulduğum buna rağmen her yeri ziyaret edemediğim Barselona’da anlatacak yer gerçekten bitmez. Carmel sığınaklarından, Camp Nou’dan ve onlarca müzeden ziyaret edemediğim için bahsetmemeyi tercih ediyorum. Fakat şunu rahatlıkla belirtebilirim ki sadece Gaudi’nin eserleri için bir blog yazmaya kalksam araştırmasıyla, tarihiyle beraber günler, haftalar alır. Gaudi’den bahsetmişken şu üzücü hikâyeyi anlatarak bitireyim.
Bir gün Sagrada Familia’nın manzarasına bakmak için yürüdüğü sırada tramvay çarptı 73 yaşındaki Gaudi’ye. O sırada cebinde kimlik veya herhangi bir belge bulunmadığı ve aynı zamanda bir evsiz gibi görünmesi sebebiyle ilk anda acil yardım alamadı. Yerde uzun süre hareketsiz yattıktan sonra bazı insanların fark etmesiyle hastaneye kaldırıldı fakat müdahaleye geç kalındığı için hayatını kaybetti. Sekiz eseri UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan eşine zor rastlanacak böylesine bir mimarın dış görünüşü yüzünden bu hallere düşmesinden çıkaracağımız sonuç insanoğlunun ön yargılarının tarih boyunca pek de değişmediğidir.