Merhaba sevgili okuyucum. 29 gün boyunca tutulan Ramazan orucunun ardından bayram nihayet geldi çattı. İçten dualarla kurulan iftar sofraları, uykulu gözlerle yapılan sahurlar derken bayram sabahına ulaştık. Ama içimden hep aynı cümleyi geçiriyorum: Nerede o eski bayramlar? O samimi, sıcak, dolu dolu yaşanan bayramlar… Belki de büyüdükçe bayramdaki rollerimiz değiştiği için böyle hissediyoruz. Kapı kapı gezip şeker toplayan çocuklardık, şimdi ise kapısı çalınan ve şeker veren insanlara dönüştük. Hatta bazı küçüklerim elimi öpmeye bile başladı. Harçlık almak ne güzel bir heyecandı, ama şimdi harçlık verirken kendimi eskileri düşünürken buluyorum.
Bayramdan önce yapılan o heyecanlı bayramlık alışverişini hatırlar mısınız? Belki hala bu geleneği sürdürenler vardır. Geçen gün annem, eski bayramların ruhunu yaşatmak için bana ve ablama “Haydi bayramdan önce bayramlık almaya gidelim” dedi. İşte bu yazıyı yazmaya o an karar verdim, çünkü o eski bayramların sıcaklığını içimde bir yerde hissettim. Seçilen süslü, rengârenk kıyafetler, o kıyafetleri arefe akşamı odanın en güzel yerine koyup sabaha kadar heyecandan uyuyamamak… Sabah bayram namazına giden aile üyelerini taze simitlerle, güzel bir kahvaltıyla karşılamak… İşte bayramın en güzel anları bunlardı.
Sonrasında büyükler ziyaret edilir, eller öpülürdü. Ama yıllar geçtikçe o büyüklerin sayısı azalıyor. O yüzden her bayramda büyüklerimizin kıymetini bilmek gerek. Kalabalık edilen sohbetler, limon kolonyası eşliğinde ikram edilen bayram şekerleri… Eskiden olduğu gibi, bu güzel adetleri yaşatmak gerekiyor.
Ve bir de her bayram açtığım bir şarkı var: Barış Manço’nun Bugün Bayramı. Hüzünlü bir hikâyesi olsa da bayramlarımızın en güzel eşlikçisi. Belki eski bayramlara duyduğumuz özlem hiç geçmeyecek ama bayramın ruhunu yaşatmak bizim elimizde. Senin de bu bayramı dolu dolu yaşaman dileğiyle…
Hayırlı Bayramlar!