Mental sağlığın birçok fiziksel hastalığa sebep olduğunu artık her yerde okuyup duyabiliyoruz. Depresyonun bedenimizde oluşturabileceği negatif etkiler o kadar fazla ki sadece fiziksel değil, aynı zamanda stres bazlı birçok yeni mental problemi de beraberinde getirebilir. Bu hastalıklar anksiyeteden kansere kadar uzanabiliyor. Bu yüzden kendimizi dinlememiz, vücudumuza dikkat ettiğimiz kadar mental sağlığımıza ve stres yönetimimize de önem vermemiz çok önemli. Peki, söylemesi bu kadar kolay olan bu "dikkat etmeliyiz" sürecinde neler yapabiliriz? Bunu bizler için nasıl daha keyifli bir hale getirerek günlük rutinimize dahil edebiliriz?
Zihinsel ve Duygusal Yönetim
Ne yazık ki çoğumuz çocukluğumuzdan beri kendimizi başkalarıyla kıyaslamaya çok alışığız. Sınavlarda kim benden yüksek almış? O yapabiliyor ama ben yapamıyorum,nasıl benden daha iyi olur? Ya da "Ben onu geçmek için ne yapabilirim?" gibi sorular yöneltip duruyoruz kendimize. Hırs bir noktaya kadar güzel ve olması gereken bir şeyken, başkalarıyla kendimizi kıyaslamamız kendi değerimizi çöpe atmamızla eşdeğer. Başarısız olabilirsin, hepimiz başarısız olabiliriz. Önümüze bakarak "Kendimi nasıl daha fazla geliştirebilirim?" diye sormak yerine "Ama o yaptı, ben yapamadım" gibi düşünceler bizi her zaman bir adım geri iter ve başarılı olmak istediğimiz bir konuda o başarıyı elde edememek yetersizlik hissine sebep olur. Yetersizlik hissi ise yoğun strese yol açar. Öncelikle kendi değerimizi bilmek, potansiyelimizi anlamak ve üzerine yavaş yavaş ekleyerek gözle görülür gelişimler yaşamak çok önemli. Her başarılı adımda kendimizi ödüllendirmek, motivasyonumuzu artıran bir unsurdur. Ayrıca gün içinde bizi strese sokan, geren durumları gözlemlemek, zihnimizi dinlemek ve izlemek de oldukça önemlidir. Stres kaynağını çözüp yavaş yavaş hayatımızdan ve günlük rutinlerimizden çıkarmak büyük bir başarıdır. Ancak hayatımızdan çıkaramadığımız şeyler varsa ve bizi her zaman geriyor, anksiyetik hissettiriyorsa, bu süreçte daha profesyonel yöntemlere başvurmak insanın kendine yapabileceği en güzel ve en büyük yatırımdır. Son olarak,her zaman şükretmek insanın kendine verdiği değerin artışında çok etkiliyken, mental olarak büyük adımlar atmamıza destek olur. Şükretmeyi alışkanlık haline getirerek hayatın her zaman pozitif yönlerine bakmayı ve küçük başarılarımızla bile gurur duymayı kolaylaştırmak adına bu alışkanlığı günlük rutinimize ekleyebilirsek kendimizi daha mutlu hissetmenin sırrını bulmuş oluruz.
Destek ve İletişim
Her zaman bazı şeylerin altından kalkmaya çalışmak, tek başına bir şeylerin üstesinden gelmek çok yorucu ve zor olabilir. Maalesef, özellikle ülkemizdeki en büyük sorunlardanbiri, insanların terapiye, psikolog veya psikiyatriste "deli doktoru" gözüyle bakıp gitmeyi reddetmeleri. Eminim hepimizin hayatında bunu söyleyen "Deli miyim ben?" diyen bir tanıdığı vardır ve bu düşüncenin çok yanlış olduğunu anlatmak her zaman çok kolay olmayabilir. Ancak nasıl grip olduğumuzda hastaneye gitmek çok normalse veya bir kemiğimizi incittiğimizde doktora gitmek normal bir şeyse, insanın kendini kötü hissettiği bir dönemde altından kalkamayacağı problemleri biriyle paylaşarak yardım alması da en az bunlar kadar, hatta biraz daha abartmak gerekirse yemek yemek, su Içmek kadar normal bir şeydir. Hatta bir problem olduğunu düşünmeseniz bile düzenli olarak terapiye gitmek, insanın kendini daha özgüvenli hissetmesini, kendini daha iyi tanımasını ve hayatta vereceği kararlarda kolaylık sağlamasını destekleyebilir.
Teknoloji Kullanımı
Artık hepimizin hayatı neredeyse tamamen sosyal medyaya bağlı. Attığımız her adımı,yaptığımız her kombini, gittiğimiz her kafeyi, müzeyi, sergiyi paylaşmak istiyoruz. Bu, insana keyif veren bir şey olsa da hayatımızı bazen kötü etkileyebilir. Paylaştığımız bir fotoğrafa gelen herhangi bir kötü yorum veya az beğeni sayısı, kendimize farklı bir bakış açısıyla bakmamıza ve bazı özgüvensizliklerimizin oluşmasına sebep olabilir. Ayrıca,paylaşılan hayatların gerçekten yansıtıldığı gibi mükemmel olduğunu düşünerek "Benim hayatım neden bu kadar güzel değil?" sorgulamasına girip, kendi hayatımızı başkalarıyla kıyaslayarak kendimize zindan edebiliriz. Ve evet, biz de sadece güzel şeyleri paylaşsak bile yine de bu düşünce yapısından kopamayabiliriz. İnternet ne kadar büyüleyici bir şey olsa da insanın kendini çok kaptırması durumunda negatif sonuçları olabiliyor. Bu yüzden sosyal medya kullanımımızı sınırlandıramıyorsak ve gün içinde her boş anımızda "Kim, nerede, ne yapıyormuş?" diye bakıyorsak, dönem dönem sosyal medya detoksu
yapmak iyi gelebilir. İnsanların neler yaptığını görüp kıyas yapmanın yanı sıra, keyifli bir şekilde internete girip gündemdeki haberleri görmek de modumuzu düşürebilir. Maalesef bazı hesaplar, kötü haberlerin daha fazla etkileşim getireceğini bildiği için zaten kötü olan haberleri daha dramatize ederek yayımlıyor. Bu tür içeriklerden kaçınmak ve haber tüketimini sınırlandırmak, stres yönetimi açısından çok önemli bir adımdır.
Yoga ve Meditasyon
Biraz "me time" yani kendimize ayırdığımız zaman, herkesin ihtiyacı olan bir lüks. Kendi Iç sesimizi dinlemek, vücudumuzu dinlemek, hayattan ne istediğimizi anlamak her zaman çok önemlidir. Bunları bilmeden yaşamak, bir noktadan sonra insanı mental olarak yipratabilir. En başta söylediğimiz gibi, mental problemlerin sebep olabileceği birdiğer fiziksel sorun da vücut ağrılarıdır. Bunları hayatımızda tutmak zorunda değiliz. Ne kadar az negatiflik, o kadar iyi. Sporun zaten vücudumuza iyi geldiği kadar stresi de azalttığını hepimiz biliyoruzdur. Yoganın mental sağlığa pozitif etkileriyle alakalı birçok araştırma var. Anksiyete ve depresyona iyi geldiği, ruh halini geliştirip huzur duygusunu
artırdığı bilimsel olarak kanıtlanan bu spor, insanın stres yönetimi için harika bir seçenektir. Meditasyonlar artık hayatımızın her noktasına entegre edilebilecek şekilde çeşitlenmiş durumda. Kaliteli bir uyku için, hayatta istediğimiz şeyleri kolaylıkla kendimize çekebilmek için, kaygı bozukluğunu yönetmek için, odaklanma ve verimlilik
için birçok yönlendirmeli meditasyon tekniğine telefonlarımızdan kolaylıkla ulaşabiliriz.
Kendimizi mental olarak daha iyi hissetmek, fiziksel sağlığımızı da olumlu yönde etkileyerek hayat kalitemizi artırır. Bu yüzden, zihinsel sağlığımıza yatırım yapmak en büyük önceliğimiz olmalıdır.