Video oyunları artık sadece rutin eğlenceler değil, hep birlikte öyle bir seviyeye geldiler ki, kullandıkları sanat formları, sundukları deneyimler açısından geleneksel medya endüstrisiyle rekabet etme şansına sahip. “The Last of Us” ve “Journey” gibi oyunlar, güzel manzaraları, büyüleyici hikayeleri ve sofistike oyun mekanikleri sayesinde, sakinlerine duygu ve hayallerle doymuş muhteşem diyarlara kaçmanın bir yolunu sunuyor. Video oyunlarının interaktif niteliği, oyunculara hikaye anlatımı sürecinde aktif katılımcı rolü vermekte, senaryoyu belirli sonuçlara yönlendiren kararlar almalarını sağlayarak diğer medyaların ötesinde yüksek düzeyde sürükleyicilik ve bağlılığa katkıda bulunmaktadır.
Sanatsal değerinin yanı sıra, oyunların hem toplum hem de kültür üzerinde büyük etkisi vardır. Sosyal meselelerin keşfedildiği, empati oturumlarının gerçekleştirildiği ve anlayışın teşvik edildiği eğitim odaları rolünü üstlenirler. “Life is Strange” ve “That Dragon, Cancer” oyunları akıl sağlığı, kimlik ve kayıp gibi konuları ele almakta, bu da toplum normlarını kırarken çoğu insan için bir aydınlatıcı görevi görmektedir. Video oyunları gelişmeye devam ettikçe, kaçınılmaz olarak kültürel yapımızda daha fazla yer işgal edecek ve bu şekilde nasıl düşündüğümüz, davrandığımız, başkalarıyla nasıl ilişki kurduğumuz veya bir şeyler hakkında nasıl hissettiğimiz konusunda karar verici olacaklardır.