Merhaba sayın okuyucum,
Bu yazıyı, hayatta her şeyi yapmaya çalışan ama yaptıklarından zevk almayanlar için yazıyorum. Yazdıklarımın kendim için bir anlamı olması adına, yazdığım ortamı romantize ederek başladım. Güzel bir alanda, Türk kahvem elimde, yağmurlu hava eşliğinde yazıyorum. Sen de bu yazıyı, kendi sevdiğin koşulları oluşturarak oku sevgili okuyucum.
“Romantize etmek” nedir? Neden yaptıklarımızı romantize ederiz?
İngilizceden çevrilerek kullandığımız “romantize etmek” kavramını, aslında küçük anlardan bile mutluluk sebebi çıkarmak olarak özetleyebiliriz. Bu tabiri hayatımızın her noktasında kullanabiliriz. Yaşadığımız her anı bu bakış açısıyla özelleştirdiğimizde göreceğiz ki yaptıklarımızdan aldığımız keyif katbekat artacaktır.
Çoğumuzun zorlandığı bir aktivite olan ders çalışmak bile, bu anlayışla yakılan mumlar ve tütsüler eşliğinde özenle gerçekleştirildiğinde sevilebilir.
Bir zamanlar kitap okumaktan çok sıkılırdım. Kitaplar gözüme uzun ve sıkıcı şeyler olarak görünürdü. Bir gün, açtığım klasik müziğin eşliğinde yaptığım sıcak kahveyle o kitaplara âşık oldum. Aslında önemli olan ne yaptığımız değil, onu nasıl yaptığımızdır.
Aslında demek istediğim şudur: Ne yapıyorsak, sevdiğimiz ve keyif alacağımız koşullarda yapalım ki bu eylemler bizim için bir yük olmaktan çıkıp unutamayacağımız anılara dönüşsün.
Ben de sizlerle bu yazımı bir anıya çevirmekten çok mutluyum. Umarım sen de okurken mutlusundur, sayın okuyucum.