Merhaba sevgili okuyucularım, işte karşınızda Osmanlı ve hoş musikisi.Ah şu saraylar yok mu, ne kültürler ne miraslar barındırıyorlar içlerinde. Hadi gelin musiki dünyasına bir de Osmanlı saraylarının içerisinden bakalım.
Bilinen o ki saraylar kültürümüzü oluşturmada önemli rol oynamıştır. Kıyafetler, aksesuarlar, dekorlar, mimari ve daha nicesi. İşte bunlardan biri de o büyülü etkisiyle musiki, yani sarayın müzik dünyası idi. Peki nasıl başladı, nasıldı bu müzikler? Hadi gelin bu soruları cevaplayalım. Okurken arkadan hoş bir saray bestesi açmayı unutmayın!
Obalardan saraylara uzanan bu koca imparatorlukta müzik kendine kalıcı bir yer oluşturmuştur. Müzik çeşitli alanlarda kendini göstermiş ve sıklıkla kullanılmıştır. Osmanlı saraylarında fasıl denilen eğlenceler oldukça ünlüydü. Fasıllar, düğünler ve çeşitli kutlamalar müzik ve dans eşliğinde yapılırdı. Ancak saraylarda musiki, müzik yalnızca eğlence aracı değil bir kültür göstergesi olarak da görülüyordu. Harem-i Hümayun, Enderun Mektepleri gibi yerlerde müzikle hem ilgilenilmiş hem de eğitimi verilmiştir. Hatta padişahlarımızdan birkaçı da musiki ilmine oldukça meraklıydılar. Özellikle III. Selim ve II. Mahmud gibi isimler müzik konusuna oldukça ilgi göstermişlerdir.
Sarayın duvarlarında hangi çalgılar duyuluyordu?
Saraylarda dolanan musiki sesleri birçok çalgıdan oluşuyordu. Bunların başında ney, ud, kanun, tanbur, çeng gibi aletler geliyordu. Bu çalgılar bizzat sarayda öğretilir hatta padişahın zevkine göre aletler ve besteler şekillenirdi. Çalgılar bestelerin ahengine kapılır, saray duvarlarını hoş tınıları ile süslerdi.
Saraylardaki ünlü besteciler kimlerdi?
Sarayda her bir dönemde, her bir padişahta ortaya çıkan yetenekli besteciler oluyordu. Hem fasıllarda, eğlencelerde çalıyorlar hem de bu çalgıları öğretiyorlardı. Bizzat padişahların, şehzadelerin ve sultanların da böyle önemli bestecilerden ders aldıkları bilinmektedir.
Bu ünlü bestecilerimizin başında Dede Efendi gelir. Kendisi döneminin en iyi neyzeni (ney üfleyicisi) olarak bilinirdi. Saraylara musikiyi ve Türk sanat müziğini ilmek ilmek işlemiştir.
Osmanlı bestecileri dediysek döneminin en önemli bestecisi Itri’den bahsetmemek olmaz. Kendisini en önemli eseri olan “Neva Kar”dan belki duymuşsunuzdur. Kendisi hem neyzen hem de bir ud sanatçısı idi.
Zekai Dede, Hafız Post, Lâmiî Çelebi gibi isimler de Osmanlı saraylarına adını yazdırmış en önemli bestecilerin başlarında gelirler.
İşte saray duvarına notaları işlenmiş bu eşsiz saray müziğini hep birlikte öğrenmiş olduk. Umarım bu konu ilginizi çekmiş ve sizi o dönemin bir fasılında gibi hissettirmiştir. Kendim de bir neyzen olarak bu konuyu büyük bir heyecanla ele aldığımı bilmelisiniz.
Peki sizler de kendinizi “Ah bir saray fasılı olsa da kısacık an oraya gidip dönebilsek.” derken buldunuz mu yoksa ben yavaştan gerçeklikle hayal arasındaki çizgimi kaybediyor muyum? Umarım yalnız değilimdir.
Umarım okurken keyif almışsınızdır, iyi okumalar dilerim.