Ben gerçekten renklerin bir karakteri olduğuna inanıyorum ve bu karakterler kişiliğimizle bağdaştığı zaman, etrafımıza yaydığımız o aura, özgüvenimizi yansıtır. Hatta bence dişilliğin ya da erilliğin bile sembolü haline gelebilir. Kendimizi en iyi hissettiğimiz, cildimizi daha da parlak, kendimizi daha özgüvenli gösteren; tenimize yakışan, bizi soluk göstermeyen makyaj ve kıyafetlerde kullanabileceğimiz bu renk teorisi aslında çok önemlidir. Birçok kişi buna göre giyinip, buna göre makyaj yapıyor. Kısaca bahsetmek istiyorum.
Renk teorisi; aslında sanat ve bilimin, renklerin birlikte iyi görünüp görünmediğini belirlemek için kullanılan bir pratiğidir. Renk çarkı ve renk spektrumu, aslında 1666’da Newton’un renklerin gücünün farkına varmasıyla ortaya çıkmıştır.
Şimdi konumuza dönecek olursak; kendimizi nasıl daha iyi hissedebiliriz, nasıl daha yüksek enerjili ve yüksek frekanslı hissedebiliriz? Günümüzde kullanılan kırmızı rengi, çok ağır bir renktir; çok dominant, çok göz alıcı ve tutkuyu temsil eder. Bir gün uyandığımızda, aynada kendimize baktığımızda güçlü görünmek isteriz, kendimize özenmek isteriz. İşte kendimizi yüksek hissettiğimiz bir gün, o zaman kırmızı renk tam bize göredir.
Kırmızı rujlar, soft makyajın yanında o kadar güzel dengelenir ki, bazen fazla gibi gözükse de aslında hiç de fazla olmaz.
Bir diğer rengimiz mavi. Mavi, birçok kişi tarafından sakinliği ve güveni çağrıştırsa da, aslında bence mavi çok göz önünde olan bir renk. Kendi karakteristik özelliğine sahiptir. Maviye baktığımda, ben sakinlikten çok daha fazla bir dominasyon görüyorum. Tıpkı kırmızı gibi, mavi de güven hissi verir. Çünkü kırmızıya nazaran daha soft, daha sakin ve huzurlu gibi görünse de aslında mavinin bir karakteri vardır. Mavi kazaklı birini gördüğümüzde, “Rengi ne kadar güzelmiş,” deyip dikkatimizi çekebilir. Ya da sarı saçlı biri mavi giydiğinde, ciltleri mermer gibi parlar. Renkli gözlerin makyajlarında da kullanılan mavi göz kalemi, gözleri öyle bir parlatır ki, bir lafımız vardır ya hani: “Gözlerinin içi parlıyor.” İşte o, gerçek anlamına kavuşur.
Bir sonraki rengimiz ise yeşil. Yeşil rengi, şahsen benim çok tercih ettiğim bir renk değil. Gerçi huzur ve doğallığı temsil eder. Ama aslında yeşil, biraz da saklandığımız zaman kullandığımız bir renk gibi geliyor. Haki renkleri, toprak alt tonuna dayanır. Toprak biraz daha soğuk ve biraz daha uzaklıktır. Bence kaçmak istediğimizde toprağa sığınırız, kafamızı boşaltmak için, enerjimizi atmak için toprağa dokunuruz. O yüzden benim için bir kaçıştır; çok tercih etmem. Ama yine renkli gözlerin makyajlarında yeşil far, yeşil göz kalemi, tıpkı mavide olduğu gibi gözleri parlak gösterecektir.
Sarı, daha çok dominant bir renktir. Çok parlak, çok gösterişli ve bence çok özgüvenli bir renktir çünkü herkes taşıyamaz. Herkesin cilt tonuna uymaz ve sarışınlar çok risktedir aslında. Dikkatli giyinmeleri lazım çünkü bir anda çok abartılı olabilirler. Sakin saçlara sahip olmaları lazım çünkü bazen gerçekten çok abartıya kaçabilirler. Makyajlarda, saçları zaten onlar için bir makyaj olduğu için, ağır düğün makyajlarındansa daha nötr ve daha parlak ciltler tercih edilmelidir. Sarı rengi, aynı zamanda neşe ve enerjiyi temsil eder. Gerçekten de etrafımıza baktığımızda, sarı saçlara sahip olan ya da sarı renkte kazaklar, tişörtler, yazın bikiniler giyen insanlar, etrafa özgüven ve neşe saçarlar. Özellikle bronz tene, sarıyı ben çok yakıştırıyorum.
Ve bir sonraki rengimiz mor. Mor rengi, gizem ve yaratıcılığı temsil eder. Birçok iş görüşmesinde, özellikle benim bölümüm olan halkla ilişkiler ve reklamcılık alanında, iş görüşmelerine cafcaflı renkler, morlar, pembeler, mor alt tonları kullanılır. Bu, sizin daha yaratıcı olduğunuz izlenimini verir. Mor rengi giydiğimizde, içimizdeki çocuksu düşünce ortaya çıkar. İşte burada yaratıcılığımız meydana çıkar. Çünkü çocuklar her zaman bizden daha yaratıcıdır.
Turuncu; turuncu, sarı ve kırmızının karışımı olduğu için biraz daha canlıdır. İçinde beyaz da olduğu için, saflığı da taşır. Saflıkla enerjiyi, tutkuyu ve dominantlığı temsil eder. Çok canlıdır, çok neşelidir ve hayat doludur. Turuncu makyajlarda çok kullanılmaz; çünkü patlamış gibi olabiliriz. Ama kıyafetlerde turuncu hem göz önündedir hem dominant hem de neşeli gözükür.
Ve son olarak pembe. Pembe, birçok kişinin aklında çocuksu bir renk olarak gelse de, aslında çok romantik bir renktir. Hani kırmızı derler ya, romantik ve seksi diye; hayır, bence romantik olan pembedir. O çocuksuluğun altındaki saflık ve aşkı temsil eder. Aşk da bir saflıktır ve o saflığı temsil eden de içimizdeki çocuksu duygularımızdır. Bu yüzden pembe rengi, kırmızıdan daha romantik buluyorum.
Renklerin anlamları ve karakterlerine göre seçim yapmak çok önemli bize gizli de olsa anlamlarını yansıtırlar.