Önce Mozart kimdir diye bir giriş yapalım. Tam adı Wolfgang Amadeus Mozart olan sanatçı; 18. yüzyılın ortasında, 1756’da Avusturya’nın Salzburg şehrinde doğmuş. Müzik dünyasında öyle bir devrim yaratmış ki kendisi! Onunla birlikte bizler klasik müzik içerisinde yeni terimlere merhaba dedik. Aslında süslü sözlere çok gerek yok çünkü Mozart kendini öyle bir kanıtlamış ki… Aradan onca sene geçmesine rağmen bizler adını ezbere biliyoruz.
Mozart, bizzat babası tarafından keşfedilmiş. Daha çoook küçükmüş ama müziğe olan yeteneği kendinden bile büyükmüş. O da aslında gezerek öğrenenlerden olmuş. Keşfedildiği ilk senelerden itibaren hep gezmiş, hep konserler vermiş. Avrupa’nın birçok sarayında coşkuyla dinlenmiş.
Mozart: Bir Sanatçı Doğuyor!
Babası da tıpkı kendisi gibi bir müzisyenmiş. Derler ki bir gün babası ablası Marie Anna’e klavsen çalmayı öğretirken Mozart onları izleyerek müziğe ilk adımlarını atmaya başlamış. Klavsen çalmaya başladığında ise sadece 3 yaşındaymış! Bu durum tabii hemen fark edilmiş. Sanatçının babası Leopold Mozart, oğlunun yeteneğini sergilemesi ve ufkunu geliştirmesi için onu Avrupa’nın başka şehirlerine götürmüş. İşte bizim küçük Mozart böylelikle ilk konserini 1762 yılında Münih’te vermiş. Daha minicik 6 yaşında bir sanatçıdan bahsediyoruz!
Daha o yaşlardan başlayarak ileriki yıllara da uzanarak Viyana, Paris, Londra, Amsterdam gibi birçok Avrupa kentinde konserler vermiş. Hatta Mozart, ilk senfonisini de Londra’da yazmış. En azından böyle olduğu tahmin ediliyor diyelim. Bu gezileri sırasında pek çok ünlü müzisyenle de tanışma ve çalışma şansı yakalamış. Etrafını sürekli gözlemleyip bir şeyler öğrenmeye çalışıyormuş. Bilgiye açmış kısaca! Bazı kaynaklar onun “bir kamera gibi kayıt hâlinde” olduğunu da anlatır.
Mozart’ın en önemli ilham kaynağı kimdi?
Johann Sebastian Bach diyenler doğru bildi! Bach gelmiş geçmiş ennnn iyi bestecilerden birisi kabul ediliyor. Mozart, Bach için ilham kaynağım demiş ama bunu derken onun kadar büyük bir besteci olacağını tahmin etmiş mi bilinmez. Sonuçta Bach da Mozart da şu an yan yana geçirerek andığımız isimler.
Mozart ve müziği, 21. yüzyılda da klasik sanatın yapı taşı olarak görülüyor. Ondan önceki Bach nasıl Barok müzikte zirveye oturduysa Mozart için de aynısı geçerli. Dahası Mozart aslında Barok müzik ile kendi döneminin müziğini harmanlayarak kendine has bir müzik oluşturmuş. Tabii Barok müzik için Bach ölünce o da öldü diyorlar. Bir nevi öyle de olmuş çünkü Mozart’la birlikte Klasik Dönem başlamış ve Barok’ta süslenen müzik bu dönemde sadeleşmiş. Yine aynı dönem içerisinde piyanonun da sahneye nasıl çıktığını görüyoruz. Piyano, 18. yüzyıl ortalarında gelişmeye başlayıp artık orkestraların vazgeçilmezi olmuş.